DİĞER
“İskandinav polisiyesi fiyortların ötesindeki bir balıkçı teknesinde, keyifli ve capcanlı bir şekilde oltaları atmış, yeni arkadaşlıkları mı bekliyor? Yoksa kilitli bir kapının ardında, dilini yutmuş halde ölü mü yatıyor? Eğer ikincisiyse, İskandinav polisiyesini kim öldürdü? Gelin şüphelileri duvara dizelim: Kâr peşinde koşan yayıncılar, rahatlık peşindeki okuyucular, alaycı yazarlar, kurnaz televizyon yapımcıları...”
"Jean Genet’yle aynı kan grubundan olan Réal’in edebiyatı, fahişelik yapan kız kardeşlerine, tüm o yalnızlıktan kaybolmuş, ölüme terk edilmiş, çok fazla sevgi vermiş ancak hiç almamış dostlara, Eleni Varikas’ın ifadesiyle 'dünyanın kırıntıları, döküntüleri olan ayaktakımına' övgü niteliğindedir."
"Bu kadar mekanik işleyen bir sistemde sağlık sistemi hasta olduğunuzda size ücretsiz bakıyor, sizi yaşatmak için elinden geleni yapıyor belki ama iyileştiğinizde sizi gönderecekleri yer ne doktorların umurunda ne de hemşirelerin. Size ölmekten, aç kalmaktan başka seçeneğin sunulmadığı yere gitmek üzere bu kadar özenle bakmak neden?"
Acker’a göre dövmeci işaretleyicidir. Yazar da aynısını yapar. Dil ile beden arasındaki ilişkiden büyülenir...
Söz konusu Kuzey Avrupa ülkeleri olunca kış ister istemez edebiyatın bir yardımcı kahramanı olmaktan çıkıyor ve ana kahramana dönüşüyor
© Tüm hakları saklıdır.